Doğa, çoğu zaman insanları hazırlıksız yakalayabilir. Özellikle de insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme sırasında gerçekleşen bir olağanüstü durum, her bireyi farklı şekillerde etkileyebilir. Bu hafta, şehirde meydana gelen yoğun bir depremin hemen ardından yaşanan bir olay, dayanışma ve vazgeçmeme duygularını gözler önüne serdi. Yemekhane çalışanları ve öğrenciler, bu tür durumlara karşı hazırlıklı olsalar bile, bazı anlarda insan psikolojisinin ne denli ilginç ve değişken olabileceğine tanıklık ettik. İşte o anların tanığı olan öğrenci Yasin’in yaşadıkları...
Yemekhane, pazartesi öğle saatlerinde yoğun bir kalabalığa ev sahipliği yapıyordu. Öğrenciler, ders aralarında enerjilerini toparlamak için yemek yiyor, arkadaşlarıyla sohbet ederek gülüşüyordu. Ancak öğle yemeği esnasında, ansızın gelen deprem alarmı tüm ruh halini değiştirdi. Sarsıntının başlamasıyla birlikte birçok öğrenci panik içerisinde yemekhane alanını terk etmeye çalıştı. Kimi öğrenciler baygınlık geçirirken, kimileri acil çıkış kapılarına doğru koşmaya başladı. Ancak Yasin adında bir öğrenci, olayın sıcaklığı içinde ilginç bir tavır sergiledi; tanık olduğumuz anlardan biri olarak hafızalarda yer etti.
Yasin, deprem anında yemek tabağını bırakmadan sırf yemeğini bitirmeye odaklanmıştı. Arkadaşlarının çığlıkları ve koşuşturmalarına aldırış etmeden, gözleri tabaktan önceki yemeğine takılı kalmıştı. Bu durumu gören çevredeki öğrenciler, önce hayretle, ardından gülümseyerek Yasin’i izlemeye başladılar. "Yemeği bırakma, hayat önemli," diyen bir arkadaşının ikazına rağmen, Yasin son lokmasını almadan yemeğini terk etmeyi reddetti. Yasin, elbette doğal afetin ciddiyetini kavrıyordu ama tüm bu karmaşanın içinde, belki de bir nebze gerçekliği bırakmamak, sevdiği yemeğin tadını çıkarmak istemişti.
Yaşanan bu olay, sadece bir yemek yeme anı değil, aynı zamanda insanların birbirlerine destek olma ve yardımlaşma arzusunu da ortaya koydu. Yasin’in komşu masasında oturan arkadaşlardan biri durumu hemen fark ederek, "Hadi Yasin, önemli olan senin güvenliğin,” diyerek onu yemeğinden kaldırmaya çalıştı. Yasin’in cevabı ise düşündürücüydü: “Başka bir yerde de yemeğim varken buradaki yemeğimin bu kadar lezzetli olduğunu hissediyorum, bu anı kaybetmek istemiyorum." Bu tür olaylar, doğal afetlerin yanında insanların hayata dair farklı tavırlarını sergilemelerine olanak sağlıyor.
Öğrenciler, yemeğin ve arkadaşlığın değerini hatırlayarak, deprem anının gerilimini biraz olsun hafifletti. İlerleyen günlerde, hep birlikte yaşadıkları bu durumu değerlendirip Yasin’in yemeğini bırakmayışını gülümseyerek anlatmaya başladılar. Dolayısıyla Yasin'in bu tutumu, bulunduğu topluluk için hem bir hatıra oluşturdu hem de olay anında gülümsemeleri sağladı. Öğrencilerin yanlış bilgilere kapılmalarını önlemek adına, hızlı bir şekilde düzenli bilgilendirme yapılması, güvenlik önlemlerinin artırılması konusunda da fikirler paylaşıldı.
Sonuç olarak, yemekhanedeki bu olay, yaşanan felaketlerin yanında insanlığa dair duygu ve birbirine destek olma kavramlarını da pekiştiriyor. Kimi panik içinde kaçarken, kimisi de yemeğini almayı seçti. Ancak bu deneyim, hepimize önemli bir ders vermeyi de başardı; hayatta kalan her anın kıymeti, paylaşmanın ve kardeşliğin önemini hatırlatarak, birlikte daha güçlü olabileceğimiz mesajını verdi. Yasin’e her ne kadar kahramanlık özelliği atfedilse de, bu olay bir gerçeklikle varlığını sürdüren; dostluğun ve dayanışmanın, can kaybının her zaman daha kıymetli olduğunu anlamamız konusunda bir fırsat sundu. Yemekhane anıları, sadece yemeklerle değil, birlikte yaşanan duygularla oluşarak hep aklımızda kalacak.