Beş çocuk annesi 35 yaşındaki Ayşe Demirtaş’ın şüpheli ölümü, yalnızca ailesini değil, aynı zamanda yerel toplumu da derinden sarstı. 2 Ekim 2023 tarihinde, evinde yaşamını yitiren Ayşe’nin ani kaybı, çevresinde birçok soruyu gündeme getirdi. Fertlerin zayıflığı, malum olan bu trajik vakada, cinayet mi yoksa kaza mı olduğu hususunda burnumuzun dibinde bir tartışma devam etmektedir. Bu olay basında geniş yankı bulurken, yerel halk ve Ayşe'nin yakınları, onun ölümüyle ilgili hâlâ cevapsız kalan birçok sorunun peşine düştü.
Ayşe Demirtaş, 10 yıllık evliydi ve eşi ile birlikte beş çocuk yetiştiriyordu. Mahallede sevilen bir figür olan Ayşe, komşuları tarafından sosyal dayanışmanın güçlü bir örneği olarak biliniyordu. Eşi Ali, çiftin geçim sıkıntısı çekmediğini ve Ayşe'nin yaşadığı sağlık sorunlarının olmadığını öne sürüyor. Ancak, bazı komşuları, son zamanlarda Ayşe’nin davranışlarında değişiklikler gözlemlediğini belirtmekte. Onun neşeli yapısının yerini zaman zaman huzursuzluğa bıraktığını söyleyen komşular, bu durumun ardında yatan sebepleri sorgulamaktadır.
Ayşe’nin, çocuklarına karşı büyük bir şefkatle yaklaşan bir anne olduğu biliniyordu. Ancak, beş çocuğun bakımı kaçınılmaz şekilde zorluklar getiriyordu. Ayşe, çocuklarına daha iyi bir gelecek sunabilmek için gece gündüz çalışıyor, aynı zamanda ev işlerini de titizlikle yürütüyordu. Onun hayatında daha fazlasının olduğunu düşünen aile üyeleri ve arkadaşları, boşlukların yerini doldurmanın yollarını arıyorlar.
Ayşe’nin ani ölümü 2 Ekim’de evde bulunduğunda gerçekleşti. İlgili makamlar ve güvenlik güçleri olay yerine intikal eder etmez soruşturma başlatıldı. Ancak, ilk belirlemelere göre Ayşe’nin ölüm nedeni belirsizliğini koruyor. Olayın hemen ardından, ailenin ve çevredekilerin yaşadığı infiali anlamak mümkün: “Olan biten ne? Ayşe neden böyle bir sonla karşılaştı?” gibi sorular havada asılı kalmış durumda.
Polis, başta aile üyeleri olmak üzere konuya dair tanıkların ifadelerine başvurarak dosyayı derinlemesine incelemeye başladı. Fakat, Ayşe’ye ne olduğunu anlamak adına gerekli delillerin elde edilmesi zaman alacağa benziyor. Olayın intihar mı, cinayet mi yoksa kaza mı olduğu üzerine hem yetkililer hem de halk yoğun bir şekilde tartışıyor. Harekete geçmeyi düşünen yerel savcı, Ayşe’nin ölüm yoluna ilişkin otopsi ve uzman görüşleri almanın yanı sıra, başta eşinin ifadesini almak üzere gerekli tüm adımları atmakta.
Ayşe'nin annesi ise, kızıyla ilgili güçlü bir adalet arayışında. “Bizim için kızımdan daha önemli olan bir şey yok. O masum bir anne ve hayat dolu bir insandı. Gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyoruz,” diyor. Aile, Ayşe’nin ölümünü anlamak için çaba sarf eden herkesin bu davaya olan duyarlılığına teşekkür ediyor. Herkesin bir araya gelerek destek olması büyük bir önem taşıyor.
Olayın ardından, Ayşe’nin arkadaşları ve komşuları, anısını yaşatmak ve aileye destek olmak amacıyla çeşitli etkinlikler organize ediyor. Bu etkinliklerden elde edilen gelir, aileye maddi destek olmak amacıyla kullanılacak. Mahalledeki dayanışma, Ayşe’nin anısını yaşatırken, doğrudan ailesinin yaşadığı zor zamanlarda destek sunmayı da hedefliyor. Bu durum, toplumun bir araya gelerek böyle olaylarda nasıl kenetleneceğini de gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Ayşe Demirtaş'ın şüpheli ölümü, sadece bir trajedi değil; aynı zamanda toplumsal bir uyanışın habercisi oldu. Yerel halk, hem kendi değerlerini pekiştirmek hem de adaleti sağlamak adına gerekli adımların atılması için harekete geçiyor. Cevapsız kalan soruların ve belirsizliklerin sona ermesi umuduyla, Ayşe’nin anısına sahip çıkmak için toplumun bütün kesimlerinden bir destek dalgası yükseliyor. Her ne olursa olsun, Ayşe'nin hikayesi, toplumun dayanışma ruhunu ve yan yana durma iradesini simgeliyor.