Balıkesir’in Sındırgı ilçesi, 21 Ekim 2023 tarihinde 04:32'de meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Kandilli Rasathanesi tarafından yapılan açıklamalar, depremin derinliğinin yaklaşık 7 kilometre olduğunu belirtiyor. Bu tür sarsıntılar, özellikle de Türkiye'nin aktif fay hatları üzerinde yer alan bölgelerinde, halkın endişe duymasına ve panik yaşamasına sebep oluyor. Sındırgı, son yıllarda sıkça gündeme gelen doğal afetler arasında yer alıyor ve bu sarsıntı, vatandaşların zihinlerinde kötü anıları canlandırdı.
Depremin ardından özellikle Sındırgı merkezinde ve çevresindeki köylerde yaşayan halk kısa süreli bir panik yaşadı. Birçok vatandaş, deprem anında evlerinden dışarı çıkarak güvenli alanlara yöneldi. Sosyal medya platformlarında da büyük bir hareketlilik gözlemlendi. Bölgedeki pek çok kişi, depremle ilgili hissettiklerini ve yaşadıkları anları paylaşarak, tasvirler yaptı. "Bir anda evim sarsıldı, bir şeylerin kırıldığını duyunca panik oldum" diyen bir Sındırgı sakini, sarsıntının büyüklüğünü ifade eden bir paylaşımda bulundu. Bazı evlerde hafif hasar meydana gelirken, genel olarak can kaybı veya ciddi yaralanmalara dair herhangi bir rapor henüz bildirilemedi.
AFAD ekipleri ve yerel yönetim, deprem sonrasında hızlı bir biçimde bölgeye intikal etti. Ekiplerin yaptığı ilk değerlendirmelerde, sarsıntının ardında herhangi bir risk oluşturan altyapı hasarının bulunmadığı bildirilirken, halkın yaşadığı korkunun önemli ölçüde azaldığı ifade edildi. Ancak, depremler düşünüldüğünde insanların yaşadığı bu tür olayların ardından psikolojik destek almasının önemli olduğu belirtildi.
Sındırgı'daki bu deprem, Türkiye'de son yıllarda artan deprem olaylarıyla birlikte, halkın afet yönetimi konusundaki farkındalığını bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Türkiye, tarihsel olarak sık sık depremler yaşayan bir ülke olarak biliniyor. 1999 İzmit depremi sonrası yönetimlerin ve yerel otoritelerin, afetlere hazırlık konusunda daha fazla çalışma yapması gerektiği ortaya çıkmış durumda. Dikkat çekici olan, özellikle genç nüfusun bilinçlendirilmesi ve afet eğitimi üzerine kurulan projelerin sayısının artırılması gerektiğinin her kesimden duyulmasıdır.
Ülke genelinde afet yönetimi ve sismik hazırlık alanında yapılan çalışmalara ek olarak, Sındırgı gibi deprem bölgesi olarak kabul edilen yerlerde halkın sürekli alerta olması ve kendi evlerinin güvenliğini sağlayabilmesi için gerekli eğitimlerin verilmesi gerektiği vurgulanıyor. Yerel yönetimlerin sarsıntılarla ilgili bilgileri düzenli olarak güncelleyerek halkla paylaşması, panik ve korku ortamını azaltmak adına önem taşıyor.
Son olarak, Sındırgı’daki bu deprem, yine de bölge halkının dayanışma ve birlikteliğini göstermesi açısından da önemli bir fırsat sundu. Sosyal medya üzerinden kurulan destek grupları, yaşanan depremin etkileriyle başa çıkabilmek amacıyla birbirine destek olmayı amaçladılar. Böylece, doğal felaketler karşısında toplumsal dayanışmanın önemi bir kez daha gözler önüne serildi.
Son depremin sıklığı, Türkiye’nin depremlerle olan ilişkisini yeniden değerlendirmesi ve mevcut altyapı ile afet yönetimi sistemlerini güçlendirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Herkesin temkinli olması, öncelikle kendine ve çevresine dikkat ederek hazırlıklı bir toplum oluşturma yolunda ilerlemek adına elzemdir. Sındırgı’daki bu son olay, yaşanan deneyimlerden ders çıkarılması gerektiğinin bir hatırlatıcısıdır.