Ülkemizde çalışma koşullarının tartışma konusu olduğu bu günlerde, maalesef bir trajedi daha yaşandı. Sanayi tamirhanesinde çalışan 16 yaşındaki bir çocuk işçi, hareket halindeki bir TIR’ın altında kalarak hayatını kaybetti. Olay, sadece ailenin değil, tüm toplumun duyduğu derin bir üzüntü yarattı. İş sağlığı ve güvenliği konularındaki eksikliklerin bir kez daha gündeme gelmesini sağladı.
Olay, İstanbul'un çeşitli sanayi bölgelerinden birinde yer alan bir tamirhanede gerçekleşti. Edinilen bilgilere göre, 16 yaşındaki Mehmet, işinin gereği olarak TIR’ın etrafında dolaşırken, dikkatsizlik sonucu aracın hareket ettiğini fark etmedi. TIR’ın sürücüsü, aracı hareket ettirdiği anda Mehmet’i görmedi ve maalesef olay kaçınılmaz hale geldi. Ailesinin çalışması için destek olduğu genç işçi, bir anda yaşamını yitirdi. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, olay anında tamirhanede büyük bir panik yaşandı. Diğer işçiler ve müşteriler, hemen sağlık ekiplerine haber verdi. Ancak, ne yazık ki hastaneye ulaşana kadar Mehmet’in hayatı sona erdi.
Bu trajik olay, sadece ailenin değil, sokakta yaşayan herkesin kalbini parçaladı. Türkiye’de çocuk işçiliği ile ilgili devam eden tartışmaların alevlenmesine neden oldu. İş sağlığı ve güvenliği konularında alınması gereken önlemler bir kez daha gündeme gelirken, pek çok insan bu konuda harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Sosyal medya platformlarında paylaşılan mesajlar, kamuoyunun konuya olan duyarlılığını artırdı. Pek çok kişi, yetkililerin çocuk işçiliği ile mücadele etmekte yetersiz kaldığını ifade etti.
Olayın ardından, aile, tamirhanenin ve TIR sürücüsünün sorumluluğunu araştırmaya başladı. Yetkililerden yardım talep eden aile, çocuklarının hayatını kaybetmesine neden olan tüm sorumluların adalet önüne çıkarılmasını istedi. Uzmanlar, çocukların bu tür tehlikeli işlerde çalıştırılmasının önlenmesi gerektiğini vurgulayarak, yetkililere seslendi. “Çocuk işçiliği hepsinin geleceğini çalıyor. Bir an önce önlem alınmalı” şeklinde yorumlar yapıldı.
Olayın ardından, Türkiye’nin dört bir yanında çocuk işçiliği ile ilgili denetimlerin artırılması ve iş sağlığına yönelik eğitimlerin zorunlu hale getirilmesi gerektiği vurgulandı. Uzmanların tavsiyeleri arasında, sanayi bölgelerinde çalışan çocukların iş güvenliği açısından daha fazla eğitim almaları gerektiği de yer aldı.
Bu üzücü olay, çocuk işçiliğine karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının da dikkatini çekti. Birçok kuruluş, olayın üzerine giderek, hükümete ve yerel yönetimlere çağrılarda bulunmayı hedefliyor. Çalışma Bakanlığı'nın bu konudaki yetkilerini artırarak, çocukların güvenli bir şekilde çalışabilecekleri ortamların sağlanması gerektiği ifade edildi.
Türkiye’de her yıl binlerce çocuk, bu tür tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Ekonomik sebepler ve ailelerin geçim şartları, çocukları çalışmaya iten en büyük faktörler arasında yer alıyor. Ancak, bu durumun bir insanlık dramı olduğu ve bir an önce çözülmesi gereken bir mesele olduğu gerçeği de göz ardı edilmemeli. Ebeveynler, çocuklarının eğitimine yönelmek yerine, kazanç sağlamak için çalıştırdıkları zaman, hem kendi geleceklerini hem de çocuklarının geleceklerini tehlikeye atmış oluyorlar.
Mehmet’in ölümü, birçok kişiye aslında çocuk işçiliğinin ne denli tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha hatırlatmış oldu. Her çocuk, bir yaşam ve geleceğe sahiptir. Bu tür kazaların önüne geçmek, yalnızca ailelerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Çocuklarımızın sağlıklı bir gelecekte yetişmesi için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bu trajik olayın ardından, daha çok ses çıkararak, çocuk emeğinin sömürülmesine karşı durmalıyız.
Unutulmamalıdır ki, her çocuk, hayallerini gerçekleştirme hakkına sahiptir. Büyük küçük demeden emeğini sömüren işverenlere karşı yasaların daha da sert hale getirilmesi, çocuk işçiliğinin kökünden kazınması adına büyük bir adım olacaktır. Geleceğimiz olan çocuklarımızı, işverenlerin ve sahipsiz herkesin insafına terk etmemek için bilinçlenmek ve harekete geçmek zorundayız.
Sonuç olarak, Mehmet’in acı kaybı, tüm toplum için bir uyanış olmalıdır. Umarız bu tür olaylar bir daha yaşanmaz ve çocuklarımız, oyun oynayabildikleri, eğitim alabilecekleri güvenli alanlarda büyürler. Olayın takipçisi olmalıyız; çünkü hepimizin geleceği bu çocukların elindedir.